İşin Güvenliğinin Tehlikeye Düşürülmesi isimli yazıda, İş güvenliği hükümleri, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallara dair bilgiler yer almaktadır.
Yargıtay ilke kararlarında, yanıcı parlayıcı ürünlerin olduğu işyerinde sigara içilmesinin yasaklanabileceği ve buna aykırılık halinde işin güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü belirtilmiştir. Yargıtay’a göre, güvenlik görevlisi olan işçinin deneme amaçlı olsa da bomba düzeneğini fark etmeyerek x-ray cihazından geçişine izin vermesi, güvenlik görevlisinin görev başında uyuması, işin güvenliğini tehlikeye düşürür. Her iki olay da ayrı ayrı haklı fesih nedenidir.
İstinaf uygulamasında işçinin, baret, gözlük, eldiven, göz maskesi gibi malzemeleri kullanmadan çalışmış olmasının iş güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmediğinin teknik yönden araştırılması gerekir. Ancak işin güvenliği tehlikeye düşmüş olsa dahi davacı işçinin birden çok tekrarlanan bu davranışlarının işyerinde olumsuzluğa yol açtığı ve iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği kabul edilmiştir. Kararın içeriğine göre asit numunesi alırken daha öncede uyarıldığı halde gözlük, eldiven ve gaz maskesi kullanmamıştır. Bu noktada işçinin birden çok kez iş sağlığı ve güvenliği kurallarına aykırı davranışı işin güvenliğini tehlikeye düşürmüş sayılmalı ve haklı neden tespiti yapılmalıdır.
İşyerinde yasak olan bölgede sigara içerek yangın çıkmasına neden olmak işin güvenliğini tehlikeye soktuğundan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2- bendi uyarınca haklı fesih nedenidir.
Bir kaç örnekte de görüleceği üzere, bir çalışanın kendi davranışlarına bağlı olarak sadece kendinden sorumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Başka bir tabirle, “olan bana olur, size ne oluyor ki” tarzında bir düşüncenin, özellikle hem diğer işçilerin sağlık ve güvenliği hem de işverenin güvenliği açısından kabulü mümkün değildir.
İşin Güvenliğinin Tehlikeye Düşürülmesi
Bu konuda işverenin alması gereken tedbirlerin yanında işçinin de yükümlülükleri vardır. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği yönünden bir tehlike belirirse, işverenin derhal haklı nedenle fesih hakkı ortaya çıkar. İşçinin bu konuda uyarılması ve hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın ortaya çıkmış olması da gerekmez. Bu bentte ayrıca düzenlenmiş olan işçinin otuz günlük ücretin tutarı ile karşılanamayacak bir zarar vermesi, işin güvenliğini tehlikeye düşürmekten bağımsız bir fesih nedenidir.Yargıtay ilke kararlarında, yanıcı parlayıcı ürünlerin olduğu işyerinde sigara içilmesinin yasaklanabileceği ve buna aykırılık halinde işin güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü belirtilmiştir. Yargıtay’a göre, güvenlik görevlisi olan işçinin deneme amaçlı olsa da bomba düzeneğini fark etmeyerek x-ray cihazından geçişine izin vermesi, güvenlik görevlisinin görev başında uyuması, işin güvenliğini tehlikeye düşürür. Her iki olay da ayrı ayrı haklı fesih nedenidir.
İstinaf uygulamasında işçinin, baret, gözlük, eldiven, göz maskesi gibi malzemeleri kullanmadan çalışmış olmasının iş güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmediğinin teknik yönden araştırılması gerekir. Ancak işin güvenliği tehlikeye düşmüş olsa dahi davacı işçinin birden çok tekrarlanan bu davranışlarının işyerinde olumsuzluğa yol açtığı ve iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği kabul edilmiştir. Kararın içeriğine göre asit numunesi alırken daha öncede uyarıldığı halde gözlük, eldiven ve gaz maskesi kullanmamıştır. Bu noktada işçinin birden çok kez iş sağlığı ve güvenliği kurallarına aykırı davranışı işin güvenliğini tehlikeye düşürmüş sayılmalı ve haklı neden tespiti yapılmalıdır.
İşyerinde yasak olan bölgede sigara içerek yangın çıkmasına neden olmak işin güvenliğini tehlikeye soktuğundan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2- bendi uyarınca haklı fesih nedenidir.
Bir kaç örnekte de görüleceği üzere, bir çalışanın kendi davranışlarına bağlı olarak sadece kendinden sorumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Başka bir tabirle, “olan bana olur, size ne oluyor ki” tarzında bir düşüncenin, özellikle hem diğer işçilerin sağlık ve güvenliği hem de işverenin güvenliği açısından kabulü mümkün değildir.
