Eğri Kalesinin Fethedilmesi

Eğri Kalesinin Fethedilmesi

1280px-Eger_G_Hoefnagel.webp

Sinan Paşa beşinci defa sadrazamlığa geldikten dört ay sonra ölmüş, yerine Damad İbrahim Paşa getirilmişti. Bu sırada Avusturyalılar ileri hareketlerine devam etmekteydiler. Sultan III. Mehmed her ne kadar çekingen, zayıf iradeli idiyse de, Avusturyalılar’a karşı yeni bir sefer düzenlemesi ve ordunun başına bizzat geçmesi gerektiğini düşündü. Zaten sınırlardaki beylerbeyleri canhıraş mektuplar yazarak onu sefere dâvet ediyorlardı.Sonunda, Hoca Sadeddin Efendi’nin de telkinleriyle padişah kararını verdi. Kanuni’nin ölümünden beri hiçbir padişah ordunun başına geçip sefere çıkmamıştı.

Karardan sonra hemen sefer hazırlığına girişildi. Kırım Hanı Gazi Giray’a da haber gönderilerek yardım istendi. Askerin geçeceği köprüler tamir edildi. Nihayet, 21 Haziran 1591’de, padişah, muhteşem bir alayla ve coşkun gösterilerle İstanbul'dan ayrıldı. Edirne-Filibe-Sofya-Niş üzerinden, 50 gün sonra (9 Ağustos’ta) Belgrad'a geldi. Burada da halkın coşkun gösterileriyle karşılandı ve askere bir geçit resmi yaptırdı.

Padişah, Belgrad’da on bir gün kaldıktan sonra tekrar harekete geçti ve Salankamen’e vardı. Burada toplanan savaş meclisinde, Eğri üzerine yürünmesi ve bu kalenin fethi, kararlaştırıldı.

Eğri Kalesi, Budapeşte’nin 138 kilometre kuzeydoğusunda, Tisa Irmağı’nın kollarından olan Eger (Eğri) Suyu’nun üzerindedir. Çok önemli bir serhad kalesi olan Eğri 1555’te Kara Ahmed Paşa ve Sokollu Mehmed Paşa tarafından 40 gün müddetle kuşatılmış, fakat zabtedilmemişti. Kış mevsimi geldiği için Kanunî’nin orduları kuşatmayı kaldırıp çekilmek zorunda kalmıştı.

Vahşi katliam​

Sultan III. Mehmed daha Segedin’de iken Budin'in kuzeydoğusunda bulunan Hatvan Kalesi'nin düşmek üzere olduğu haberi geldi. Cigaloğlu Sinan Paşa kumandasında buraya yardım kuvvetleri sevkedildi ama bu kuvvetlerin oraya ulaşması gecikti. Savunmalarını çok az bir kuvvetle yapan ve dayanma güçleri tükenen kale muhafızları vire ile teslim oldular. Fakat Avusturyalılar vire şartlarına uymayarak Hatvan muhafızlarını, kadın, erkek ve çocuk demeden bütün şehir halkını katlettiler.

Bu vahşi hareket Türk askerinde intikam arzusu uyandırdı. Ordu 21 Eylül günü Eğri önüne bu duygu ile geldi. Fakat padişah, Türk örf ve âdetlerine uyarak, kan dökülmesini-önlemek üzere, kale kumandanına teslim çağırışında bulundu. Gönderdiği mektupta “...İslâm dinini kabul ederseniz mal ve mülkünüz üzerinde eskisi gibi tasarruf edebilir, hür olursunuz. Buna yanaşmazsanız serbestçe çıkıp gidebilir, hayatınızı kurtarırsınız. Bu şartlardan birini kabul etmeyip savaşa girişirseniz birinizi sağ komam, bilmiş olasınız...” diyordu.

Kale kumandanı teslim çağrısını red ve Türk elçisini hapsetti. Bunun üzerine kuşatma başlatıldı. Bu sırada Rumeli beylerbeyi Haşan Paşa ile Kırım Hanı Gazi Giray’ın kardeşi Fetih Giray da maiyetlerindeki askerlerle geldiler. Haşan Paşa’nın maiyetindeki askerlerin ve Fetih Giray’ın maiyetindeki Tatar süvarilerin terbiye ve teçhizatları mükemmeldi. Bu durum ordunun mâneviyatını daha da yükseltti.

Devrin en güçlü kalesi​

Doğu tarafı bir dağa yaslanan ve dört yanında mazgallar bulunan Eğri Kalesi devrin en sağlam, zaptedilmesi en güç kalelerinden biriydi. Stratejik önemi de çok büyüktü. Kalede, biri Avusturyalı, diğeri Macar olmak üzere iki kumandan vardı.

Kale beş koldan kuşatılmış ve şiddetli top atışları başlamıştı. Birçok yerde gedikler, duvarların altında lağımlar açıldı. Fakat gedik ve lağımlardan hemen faydalanmak mümkün olmuyordu. Çok mükemmel bir konumu olan kaleden yağmur gibi gülle ve kurşun yağdırıyorlardı. Düşman bir çıkış ve saldırma hareketini denedi ama çok büyük kayıplar vererek tekrar kaleye çekilmek zorunda kaldı.

Kuşatmanın sekizinci günü, kale etrafındaki hendekler, çuvallar dolusu toprak taşınarak dolduruldu. Onbirinci gün üç lağım daha patlatıldı ve Türk askerleri kaleye girdi. Düşman iç kaleye çekilerek ümitsiz bir direnişe geçti. Ama artık teslim olmaktan başka çaresi kalmamıştı. Kale kumandanı 10 kişilik bir heyet göndererek aman diledi ve 12 Ekim 1596’da teslim oldu.

Avusturyalılar’ın serbestçe çıkıp gitmelerini padişah kabul etmişti. Fakat Hatvan muhafızlarına ve halkına uygulanan katliamı affetmeyen askeri zaptetmek mümkün olmadı. Avusturyalılar da aynı akıbete uğradılar.

Eğri’nin 18 günde fethedilmesi ve fethedilemez sanılan bu kalenin bir eyalet olarak Osmanlı topraklarına katılması III. Mehmed’in itibarını büyük ölçüde arttırdı ve tarihte “Eğri Fatihi” olarak anılmasına sebep oldu. Eğri'nin fethinden birkaç gün sonra Hatvan Kalesi de geri alındı.

1920px-Erla_1596.webp
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Yeni Kaynaklar

Geri
Üst Alt